9 Mayıs 2010 Pazar

Yaşamak Sessizce...






Ayrılığı hala kabullenebilmiş değilim.. Yollarımızı ayıranlar bize

sormadan ikimizi de ayrı yön çizmişler. Bu kez bavullar tek başına

açabilmek adına kapanmış. Sen görmeden valizine sıkıştırdığım not her

şeyin özeti gibiydi.



"Unutma, benim sevgim mesafelere yenik düşecek kadar güçsüz değil"



Gittin..

Ve ben

Sen gelene dek takvimlerden

Yaprak koparmayacağım

Gidişine inat

Hiç uyumayacağım

Işığımı söndürmeyeceğim

Hiç gece çökmeyecek odama

Ve sen hiç beni karanlıkta yalnız bırakmanın

Azabını çekmeyeceksin

Sensiz bir günüm geçti diyemeyeceğim

Çünkü zaman duracak ve ben seni

Beni en son bıraktığın koltukta

Bıraktığın şekilde bekleyeceğim

En son hangi nefesi almışsam

Onunla karşılayacağım seni

En son hangi kelimeyi söylemişsem

Onunla çıkacağım sessizliğimin içinden

Beni nasıl bıraktıysan öyle bulacaksın

Ama çabuk gel ölmek yakışmıyor bana

Gel de ısıt dudaklarımı dudaklarında

Gel de unutayım öksüzlüğümü

Unutayım gittiğini

Gelde göster herkese ölülerin nasıl diriltildiğini...



Biliyor musun gerçekten canım acıyor.. İçim acıyor.. Ben ellerimi

elerinden zor ayırırken, şimdi sen kendini ayırdın benden.. Hem de

arkana bile bakmadan!



Ne uzaklıklar girmişti aramıza oysaki, ama hiçbirinde böyle

kopmamıştık! Kopamamıştık! Apar topar toplanan valizin bir anlamı

olmalıydı!.. Seneler geçti sen gideli, yıllar oldu yüzünü görmeyeli,

sesini duymayalı.. Her şeye iyi gelen yaraları iyileştiren zaman hiç

bu kadar acı vermemişti yüreğime..



Ben her sabah beni sana getirecek yollarda yürüdüm. Ve hep senin

duyacağın şarkıları söyledim bağıra bağıra, ağlaya ağlaya..

Gelmeyişinin, bana geri dönmeyişinin her akşamında; aslında doğduğunu

hiç anlamadığım güneşle birlikte bende battım bir kez daha.



Artık ne ay doğuyor gecelerime.. Nede sana benzettiğim yıldızlar..

Alıntı…

1 yorum: