2 Nisan 2009 Perşembe

:::AYNADAKİ YÜZLER:::




Aynadaki ben miyim ya da baktığın aynalardaki sen misin?
Ruhun peşine düşen sen misin yoksa seni bulmak için çabalarken aynalara hapsolan ruhun mu?
Aynalara düşen insanın aksi midir?
Yoksa bakmayı bilmeyene aksini mi gösterir aynalar...
Burada suç aynada mı yoksa aynaya bakamayanda mı?
Çoğu zaman kelepir fiyata satılan ruhları gösteremez altın yaldızlı aynalar,
çoğu zaman da kırık aynalar temiz ruhları göstermek ister her bir parçasında.
Ama inanın çoğu kimse bilmez aynalara bakmayı..
Kimi suretpereslikle bakar "bugün çok güzelim" diye,
kimisi de kendi gözlerinin içine bakmaktan utanır.
Halbuki insan kendini tanımakla başlamalı,öyle değil mi?
Ne suretine taparcasına bakmalı aynaya,
ne kendinden kaçarcasına..
Ne hayatın yüzünde yazdığı satırlardan ürküp kaçmalı,
ne de kendini dünyanın en güzeli sanmalı...
Aynaya bakmak ne zor,öyle değil mi?
Aynada aynını gördüm sanırken gayrını farketmemek,
aynadaki yabancıyı kendi zannetmek..
Aynanın karşısına geçip kendiyle konuştuğunu zannedenler,
yıllardır bir yabancıyla konuştuğunun bile farkında olmuyorsa,
kendiyle her aynaya bakışta arasını açmak ne acı..
Ya da aynadaki kendinden gözlerini kaçırmak..
Medeni cesaret iman gücüyle ruhunun penceresi olan gözlerine bakıp,
kulluk libasını ne kadar giydiğini sorgulayabilmek..
Onun içindir ki aynalar,
kör olmamış gözlere görünür kılar seni..
Kör olmuş gözlere bir başkası tanıtır beni..
Aslında önemli olan aynaların ne beni nede seni göstermesi,
önemli olan O'NU GÖSTERMESİ..
Nefsine uyup gülümserken,
Ruhundaki hıçkırıkları görebilmek,
ya da ağlarken kalbindeki pırıltıları...
O tebesssümü yakalayabilmek kısaca....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder